Fransız psikiyatr Dolto, ergenliği ikinci doğum olarak tanımlar. Doğum, fetus halinden bebekliğe geçişi,ergenlik de çocukluktan yetişkinliğe geçişi ifade eder. Dolto, ergenlerin tıpkı yaşamın başındaki bebekler gibi kırılgan ve dayanıksız olduklarını belirtir.

Hamack’e ( Akt: Adams, 1995 ) göre ergenlik, erinlikle başlayan, zihinsel bir durum, bir tutum, bir yaşam tarzıdır ve birey, ana-baba denetiminden bağımsızlığını kazandığında sona ermektedir.

Bedensel, ruhsal ve toplumsal gelişme ve değişme süreçlerinin yaşandığı gençlik çağını kapsayan yaş dilimleri ülkeden ülkeye, yayından yayına farklıdır. UNESCO gençlik çağı olarak 12-24 yaş dilimlerini kabul etmiştir.

Tanımak ve tanımlamak, anlamak ve anlatmakla çok fazla ilgilendiğimiz doğumdan beri getirdiklerimizi gelecekten beklentilerimizle harmanlayıp kendimizi biçimlendirdiğimiz bir köprüdür.

ergenlik döneminde kişide bilinen fiziksel değişimler yaşanır. Buna paralel olarak duygu ve düşüncede ne gibi değişimler söz konusudur?

Ergenlik döneminde önemli bir gelişme de düşünsel alanda yaşanır. Somut düşünme niteliği, soyut düşünebilmeye varmıştır. Bu da ergenin dış dünyayı algılamasında değişikliğe yol açar. Olayları daha çok sorgulamaya ve farklı açılardan olaylara bakabilmeye başlar. Yeni toplumsal çatışma ve istekler de ergenin kafasını karıştırır, onu huzursuz eder. Bu gelişmeyle duygular, arkadaş ilişkileri, aile ile kurulan iletişim ergenin kendini tanımlarken dikkat ettiği özellikler olur. ergenlik döneminin başında ergen sorununu çözmek için gerekli ilişkileri görebilir, ancak çözüm için gerekli olan planlamayı yapmakta zorlanır. Gelişimin sonraki evrelerinde (16-18 yaş) düşünülen ve planlanan seçenek sayısı artar. Bu gelişmenin doğal sonucu olarak elindekiyle mutlu olamam durumu ortaya çıkar. “Benim cep telefonum neden yok” gibi istekler zaman zaman aileyi zor duruma sokar. Ergenle ailenin koşulları ile ilgili bilginin verilmesi, onun düşüncelerinin dinlenip anlaşılması, sorumluluk duygusunun kazandırılması ile iletişim daha sağlıklı olacaktır.

Ergenlik döneminde duygularda farklılaşma, iniş çıkışlar görülür. Genç Bir anda kaygıdan mutluluğa, sevinçten sıkıntıya, kızgınlıktan sevecenliğe geçiverir. İlgi ve sevgiyle iletişim kurduğu insanlara karşı kısa bir süre sonra kin ve nefret duyabilir.[1] Ergen bir gün çok mutluyken, ertesi gün çok üzgün olabilir. Ergen zaman zaman duygularını ve heyecanlarını denetleyemez. Öfkesini, sevincini kontrol etmekte sorun yaşayabilir.

Ergenlik çağını yaşayan gençlerin yaşadıkları çevre ve sosyoekonomik koşulların ne gibi etkileri vardır?

İnsanoğlu diğer bütün canlılardan farklı olarak, yaşadığı yerin kendisine verdikleriyle yetinmemiş, yaşadığı yeri kendisinden bir şeyler katarak yönlendirmiştir de. Hem tabiata hem de kendi etkilerinin sonuçlarına uyum çabası insanlık tarihinin başından beri süregelmiştir. Bu yolla bilgi ve kültür gelişmiş, yüzyıllardır birbirine eklenerek bugünkü komplike halini almıştır. Yönlendirme davranışı, bu manada sadece yaşadığı yeri değil, kendini ve doğal olarak gelecek nesilleri biçimlendirmede de etkili olmuştur.

İnsanın; diğer canlıların aksine basit yaşamsal uyumlarla sınırlı olmaması, bilgiyi üretme, uygulama ve gelecek kuşaklara aktarma becerisi, gezegenin kaynaklarını yönetme hakkını da eline almasını sağlamıştır. Bununla beraber kavimler halinde yaşayan insan gruplarının birbirleriyle ilişkilerinde ve kendi içlerindeki dinamikleri de geçmiş nesillerden aktarılan bilgilerin sosyal yapılanmalarına yansıması olarak ortaya konmuştur. Yansımalar ne olursa olsun biyolojik ortaklıkların ve sosyal yapılarının etkileşimi ortak kaygıları da beraberinde getirmiştir. Dünya üzerinde sadece insanın geçmişle ve gelecekle ilgili kaygıları vardır.

Kişilik özellikleri ergenlik döneminde nasıl kendiniz gösterir?

Öncelikle kendini ifade ve savunma mekanizmalarının kullanımında kendini gösterir. ergenlik dönemi sürecinde kişilik yapılanmış ve kurgusunu tamamlamış bir olgu değildir. Bütünleştirilmeye çalışılan kimlik yapılarıdır ki bunlar bütünleştiğinde kişilik kurgusu tamamlanmış olur. Temel kimlik tanımlamaları da cinsel kimlik, toplumsal kimlik, akademik kimlik ve mesleki kimliktir. Cinsel kimlik; yaşadığı sosyo kültürel yapıda kendi cinsine ait rollerin tanımlandığı ve içselleştirildiği bir yapıdır. Toplumsal kimlik kendisinin nasıl algılandığına dair yapı, akademik kimlik eğitim ve entelektüel gelişimi ile ilgilidir. Mesleki kimlik ise ergenliğin son döneminde kişisel statüsünü belirleyen ve hayatını kazanmayı sağlayan bir yapının gelişmesidir. Seçim içerir.

Ergen çatışmalarının temelinde yatan temel dinamik nedir?

Ergenlik çatışmalarının temelinde yatan en önemli dinamiklerden birisi güven-güvensizliktir. Bir de bunun somutlanmaya çalışılan durumları; beğenme-beğenmeme, beğenilme-beğenilmeme, başarma- başaramama gibi. Esas olan ise tanımak ve tanımlamak süreci içinde kendini ifade başkalarını anlamaya çalışma gibi durumlardır. Değişen durumlara uyum çabası da başka önemli bir dinamiktir.

Başkaldırı dönemi de diyebileceğimiz ergenlikte yaşanan fırtınalar nelerdir ve bu dönemin sağlıklı geçirilmesi nelere bağlıdır?

Ergenlik döneminde kişide belirgin olarak hem fizyolojik hem de psikolojik değişmeler hızlı ve ardışık biçimde gözlenir. Dönemin temel özelliği her iki anlamda da çatışmadır. Bir başka deyişle ergenlik tam anlamıyla bir savaş dönemidir. Fizyolojik açıdan hormon savaşlarının, psikolojik açıdan da kişilik savaşlarının verildiği bir yapılanmadır. Kaçınılmaz olarak bu süreç içinde hem ergenin hem de yakın ve dolaylı sosyal çevresinin sıklıkla yaşadığı duygu ise gerginlik ve buna dayalı kaygı yaşantılarıdır. Bu kaygılarda karşımıza iki ana temelde çıkarlar. Birincisi içsel kaygılar ki bunlar ergenin kendilik ve çevre algılamalarını nasıl adlandırdığı ile şekillenir. İkincisi ise çevresel yani dışsal kaygılar. Bunlar genellikle sosyal kaygı nitelikli olup sosyal baskılar ve gelecekle ilgili yapılandırmaları ve müdahaleleri içerir. Başka bir deyişle kişi bu dönemde sürekli olarak yeni bilgiler, yeni ilişki sistemleri ve sorumluluklar gibi ilk kez karşılaştığı durumlarla yüzleşecektir.

Sürekli olarak kendisini ve çevresini anlamaya çalışan genç yargılama mekanizmasını çalıştıracaktır.

Örneğin bir genç; ani ve sonuçlarını hiç düşünmediği tepkiler verebilir. İnatçı, hoşgörüsüz olma, çabuk sinirlenme, başkalarını küçük görme, uzlaşmayı reddetme, keskin ve sert konuşma tarzı, saldırganlık, karşıt tepki geliştirme, yalan söyleme, otoriteye ve kurallara karşı gelme gibi davranışlar gösterebilirler.

Peki sözün burasında ailelere ‘Neler Yapabilir?’ konusunda ne gibi reçeteler sunabiliriz başlıklar halinde?

Bu dönemde gençler özgür olmak istediklerini her fırsatta dile getirirler. Anne babaların dikkat etmeleri gereken nokta çatışmayı büyüten söylemlerden uzak durmak olmalı.

Karar alma ve uygulama aşamasında onun yerine kararlar almak ve uygulamasını önermek yerine karar alma sürecinde ve uygulamada yardımcı olmalı.

Söylediklerimiz ve uyguladıklarımız arasında çelişkiye yol açabilecek farklılıklar olmamalı. Unutmayalım ki genç kendilerini söylenenleri değil, gördüklerini daha çok öğrenir ve uygularlar.

Dışarıya açılmakta olan genci kısıtlamaya çalışmak daha çok dışarı itme anlamına gelir. Aile ortamını kendisini rahat ifade edebileceği bir şekilde sunmak son derece önemlidir.

Aile ile ilgili karar alma ve uygulama mekanizmasına katmak hem aidiyet duygusunun güçlenmesi hem de kendini ifade edebileceği özgür ortam yaratma anlamında verimli ve önemlidir. Değer verildiği duygusunu güçlendirir.

Ona karşı sabırlı ve sevecen davranabilin ki maksatının ne olduğunu anlayabilme ve ne düşündüğünüzü ona anlatabilme şansınız olsun.

Dışarıya açılma istekleri hiçbir zaman aileyi terk etme arzusu anlamına gelmez. Paniklemeyin ve sağlıklı sosyalleşme için karşılıklı güvene dayalı bir ortam yaratabilin.

Eleştirinin yönünü ve dozunu iyi ayarlayın. eleştiri yapılan hata ile ilgili olmalıdır. Kişiliğe müdehale anlamına gelebilecek olan “Sen dili” kullanımı suçlama gibi algılanabilir.

  • Sizin için bir şeyler yapması, size iyilikler yapması için fırsat tanıyın.
  • Özelinizden bir şeyler paylaşın ki o da sizinle paylaşabilsin.
  • Büyümesini destekleyin ancak otorite rekabetine girmemeyi de asla unutmayın.
  • Söylediklerinizde ve yaptıklarınızda mutlaka tutarlı ve adaletli davranmaya çalışın.
  • Sevildiği mesajını düzenli, tutarlı ve abartmadan verin.
  • Güçsüz yönleri üzerinden çok eleştirmeyin güçlü yönlerini beraberce tanımaya uğraşın.
  • Herkesin hata yapabileceği ilkesine gerçekten inanın.
  • Zorlamayın. İkna edin!
  • Emretmeyin. Rica edin!