Hz. Âdem’le Hz. Havva’dan beri kadınlarla erkekler aralarındaki farklılıklara şaşırıyorlardır herhalde. Peki, bu farklılıklara rağmen tam bir çift olup birbirimize uyum sağlamak nasıl mümkün?

Bekârken müstakbel eşimizi ‘pembe’ bir pencereden gördüğümüzü inkâr edemeyiz. Evlendikten sonraki ‘Sen çok değiştin!’ sitemlerimizi de genelde bu pencereye borçluyuz. Hep mutlu olacağımız, hiç tartışmayacağımız varsayımlarıyla yaşamak, fıtratımıza ters aslında. Çünkü bazen ne yaparsak yapalım, tartışma kaçınılmazdır. Belki işyerinde canımız sıkılmıştır, belki aldığımız bir habere üzülmüşüzdür ama bunu yansıtacağımız, tabiri caizse hırsımızı alacağımız bir kurban lazımdır. Bu ‘şanslı’ kişi genelde eşimiz olur. Ama yansıtma eylemi kadınlarda ve erkeklerde farklı tezahür eder. Tabii her iki cinsin kendi içinde de çok çok farklı tepkileri, duyguları olabilir ancak biz kadınla erkeğin temelde ayrıştığı düşünce yapılarını anlatacağız. John Gray, Erkekler Mars’tan, Kadınlar Venüs’ten adlı kitabında kadın-erkek çatışmalarını irdeleyerek, genelgeçer sorunlarımıza çözüm önerileri getirmiş. Birkaçını uygularsak belki “Benimle ilgilenmiyorsun, beni önemsemiyorsun!”, “Bana karışma, beni kontrol etmekten vazgeç!” gibi klişe çıkışlardan arınabiliriz, kim bilir…

Erkeğin/kadının önce hangi duyguları gelir?

John Gray’e göre erkeklerle kadınların temel duygusal gereksinimleri birbirinden farklı. Bunları keşfedip ona göre davranmayan çiftlerin birbirini anlaması daha zor. Kadınlar öncelikli olarak şefkat, anlayış, saygı, bağlılık, haklı görülme, güvence gibi duygularını tatmin etmek isterken, buna karşılık erkekler genelde kabul, güven, takdir, beğenilme, onay ve teşviki ön planda tutuyor. Ve çiftler birbirlerine kendi duygusal önceliklerine göre davrandığında sorunlar baş gösteriyor. Mesela bir sorunu olduğunda eşinin şefkatine ihtiyaç duyan kadın, aynı durumdaki erkeğe de şefkatle yaklaşması gerektiğini düşünebilir. Oysa Gray’e göre erkekler bu durumu genelde kendine ait alana müdahale olarak yorumluyor. Başka bir örnekle, kadın kendini üzen bir konuyu eşine danıştığında erkek onun üzülmeye değer olduğuna inanmıyorsa ‘Çok saçma, buna canını sıkmamalısın.’ diyebilir. Çünkü kendi dünyasında karşılığı budur. Ancak burada kadının mevzunun üzülüp üzülmeyecek bir konu olduğunu duymaya değil, haklı görülme ve güvence gibi duygularının tatminine ihtiyacı var. Bu şekilde farklılıklarımızı destekleyememek, öfke doğurur ve tartışma başlar. Bu yüzden her iki cins de birbirlerine kendi almak istediklerini vermek yerine farklı duygusal gereksinimlerini kabul etmeli, sevgisini gösteriş biçimini muhatabına göre ayarlamalıdır. Aksi takdirde Gray’in dediği gibi “Hem erkekler hem de kadınlar hep verdiklerini ama hiç almadıklarını düşünürler.”

‘Lastik şerit’le ‘dalgalar’ın uyumu

Diyelim ki bir kadın kendini en yakın hissettiği için çok özel bir konuda eşiyle paylaşıyor. Bu olaydan sonra onunla çok daha yakın olacağını düşünürken tam tersi, erkeğin ondan uzaklaşmasıyla karşılaşıyor. Gray bu uzaklaşmayı bir lastiğin uzamasına benzetiyor. Lastik şeridin gerilmemiş hâli uçlarının birbirine en yakın olduğu hâl. İşte erkekler bu halde özerklik ihtiyacı hissediyor, içgüdüsel olarak kendilerini geri çekiyor, yani lastik uzuyor. Bu gerilmeden sonra da hızla yine en yakın hale dönüyorlar. Ancak kadın çok daha duygusal nedenlerden dolayı uzaklaştığından, bu lastik şeridin uzamasını yanlış anlayabiliyor. Yapılması gereken ise erkekleri duygusal olarak uzaklaştıkları yerden geri getirmeye çalışmak yerine lastiğin eski hâle dönmesini beklemek. Bir süre sonra adam geri gelip her şey normalmiş gibi davrandığında kadın da onu cezalandırmadan hayatına devam ederse, bu geçici durum rahatça atlatılır ve sıklığı azalır. Tabii, yine erkeğin bu gitmelerde kadına döneceğine dair güvence vermesi de yine çatışmayı önleyici bir faktör.

Erkeklerin nedensiz uzaklaşmaları gibi, kadınların da dalgalanmaları oluyor. John Gray’den okuyalım: “Kadının kendini değerlendirişi tıpkı bir dalga gibi yükselip alçalır. Dibe vurduğunda duygusal bir temizlik zamanı gelmiş demektir.” Muayyen günlerin de etkisiyle duygusal gelgitler yaşayan kadınların dibe vurduğu anlarda, genelde daha fazla ilgi ve sevgiye ihtiyacı olur. Ancak eşini mutlu ettiğinde övünen ve bunun hep sürmesini bekleyen erkekler, bu çöküşün de kendilerinden kaynaklandığını düşünürler. Ve canını sıktığı şeyleri sorup çözümler üreterek yardımcı olmaya çalışırlar. Bu durumda Gray’e göre yapılması gereken en son şey, kadına neden moralinin bozuk olmaması gerektiğini söylemek ya da onu düzeltmeye çalışıp formüllerinin hemen işe yaramasını ummak. Asıl çözüm ise ilgi ve destek verip sabırla kadının dipten çıkmasını beklemektir.