Tikler kalıplaşmış kas hareketleridir. Tikler yer ve biçim değiştirebilir; ancak belli bir süre sonra belli bir kasta yoğunlaşır ve orada kalır. Tikler erkek çocuklarda daha sık görülür ve genellikle bir gerginlik belirtisi olarak kabul edilir. Tiklerin görülme sıklığı genel nüfusa göre %2’dir. Erkek-kız oranı 2/1’dir. Tikler erken yaşlarda da görülebilmekle birlikte en çok 7-12 yaş arası çocuklarda rastlanır. Nadiren ileri yaşlarda ortaya çıktığı da olur. Genel olarak tikler üç kısma ayrılabilir;

1 – Kronik Motor veya Vokal Tik Bozukluğu

2 – Gelip Geçici Tik Bozukluğu

3 – Başka Türlü Adlandırılamayan Tik Bozukluğu

Kronik motor veya vokal tik bozukluğunda problem en az 1 yıl boyunca ve 3 aydan daha uzun süreler ara verilmeden devam eder. Gelip geçici tik bozukluğunda tikler 1 yıldan daha kısa ancak 1 aydan daha uzun süre aralıksız devam eder. Başka türlü adlandırılamayan tik bozukluğunda ise tikler 4 haftadan kısa süren ve/veya 18 yaşından sonra görülen tiklerdir.

Nedenleri

Tikler genellikle ruhsal kaynaklı nedenlere dayanır. Bunun yanı sıra tiklerin az bir kısmı organik nedenli olabilir. Beyindeki bazı sinir liflerinin tahrişinden kaynaklı tikler belirlenmiştir. Ayrıca istemsiz kasılmaların olduğu bölgenin veya organın uzun süreli fiziksel tahrişi de tik bozukluğuna neden olabilir. Tikler taklide dayalı olarak da gelişebilir. Çocuklar model alma yoluyla gelişirler ve pek çok şey öğrenirler. Ancak bunu yaparken model aldıkları kişilerin olumsuz özelliklerini de taklit edebilirler. Taklit edilen kişide tik bozukluğu varsa ve taklit ediş uzun süreli olursa çocukta tik bozukluğu gelişebilir. Tiklerin bir diğer nedeni ise alışkanlıktır. Çocuk bir davranışı sıklıkla yaparsa bu otomatikleşerek tik gelişimine neden olabilir. Örneğin çocuk herhangi bir göz rahatsızlığından ötürü gözlerini sürekli kırpmaktadır ve göz rahatsızlığı geçse de göz kırpmaları devam edebilir. Bu, alışkanlıkla edinilen tik bozukluğunu gösterir. Yukarıda da belirtildiği gibi tiklerin en önemli nedeni ruhsal gerginliklerdir. Tikler genellikle içsel çatışmaların ve gerginliklerin bir yansımasıdır. Tikler genelde, bir tedirginliğin, kaygılı bir durumun, gerginliğin dışa vurumu olarak yorumlanır. Tiklerin ortaya çıkışı bu gibi gerginlik, kaygı, korku yaşanılan durumlardan sonra görülür. Tik bozukluğu olan çocuklar genellikle kaygılı, gergin, ürkek, aşırı heyecanlı çocuklardır. Bunun yanında tik bozukluğu olan çocukların anne babalarının genelde titiz, kuralcı, baskıcı bir yapıda oldukları görülür. Bu genel tutum içinde yetişen çocuk kendisi için endişe uyandırıcı, korku verici olaylar karşısında tik geliştirebilir.

Ailelere Öneriler

Tikler, tıpkı parmak emme davranışında olduğu gibi dikkat çekildikçe artışlar gösterebilir. Bazı tikler kısa sürede gelişip birden ortadan kaybolabilir. Çocuğa uygun olmayan iletiler göndermek, “yapma”, “gözünü kırpma”, “ellerini oynatma” vb söylemlerde bulunmak çoğunlukla tik bozukluğunu artırıcı etkiye sahiptir. Bunların yapılması gereksiz olduğu kadar zararlıdır da. Çocuk tik davranışını bilinçli bir şekilde kısa süreli de olsa durdurabilir. Bunu yaptı diye çocuğa baskı yapmak, “Bak isteyince yapmıyorsun” gibi söylemlerde bulunmak çocuktaki gerginliği ve iç sıkıntısını artırabilir. Bu gibi tutum ve söylemlerden uzak kalınmalıdır. Tikler zaman zaman azalıp artışlar gösterebilir. Bu da ailelerin, tik davranışını, çocuğun istediği zaman yapabildiği, istediğinde yapmadığı bir davranış olarak görmesine neden olabilir. Aileler, bu çocukların hareketleri bilinçli yaptıklarını ve şayet isterlerse hiç yapmayabileceklerini düşünmeye başlayabilirler. Bu da aile ile çocuk arasında çatışmalara dönüşebilir. Aileler bilmelidirler ki tiklerin tamamı istemsiz hareketlerden oluşmaktadır. Ailelerin bu problem karşısında iyi bir gözlemci olmaları önemlidir. Çocuktaki tik bozukluğunun sıklığı, yoğunluğu, tik davranışını azaltan veya artıran faktörlerin neler olduğu gözlemlenmelidir. Bu tür gözlemler bir uzmana danışıldığında oldukça faydalı olacaktır. Çocuğa anlayış göstermek, güven aşılamak, destek verici tutumlar sergilemek genellikle olumlu sonuçlar doğurur. Çocuğun, ailesinin bu problem karşısında kaygılanmadığını görmesi onu mutlu eder ve cesaretlendirir. Tik bozukluğu karşısında belki de en etkili yöntem, çocuğun çatışmalarının, korkularının, gerginliklerinin araştırılıp uygun düzeltmelerin yapılmasıdır. Çoğunlukla tiklere neden olan bu tarz gerginlikler, kaygılar, korkular vb olduğu için bunların ortadan kaldırılmaya çalışılması doğal bir tik önleyici olabilir.

 

Tikler motor ya da vokal kasların istemsiz kasılmaları sonucu ortaya çıkan; ani, aralıklı, tekrarlayıcı, ritmik olmayan istemsiz hareketlerdir. Motor tikler; göz kırpma, baş sallama, omuz silkme gibi basit hareketler olabildiği gibi birçok istemsiz hareketin aynı anda ortaya çıktığı kompleks tiklerde olabilir.

Tiklere karşı yapılan uyarılar artmasına neden olabilir

Vokal tiklerde benzer şekilde; basit boğaz temizleme sesinden karmaşık sesler çıkarmaya, çeşitli konuşma bozukluklarından koprolaliye (küfür etme) kadar değişkenlik gösterebilir. Her ikisinin birlikte olduğu ve azalıp çoğalmalar gösteren duruma ise ‘tourette bozukluğu’ adı verilir. Gelip geçici tiklerin oluşmasında daha çok çevresel etkenler ve stres suçlanırken, kronik motor tik ve ‘tourtte sendromun’nun etyolojisinde genetik, nörobiyolojik-nörokimyasal ve çevresel faktörlerin rol oynadığı düşünülmektedir.

Tikler daha çok stres yaratan çeşitli durumlardan sonra açığa çıkabilir. Ayrıca aile ve çevre tarafından tikler için yapılan uyarılar ve cezalandırmalar tiklerde artışa neden olabilmektedir.

Genel toplumda görülme sıklığı %1-2’dir. Genellikle erkek çocuklarında daha fazla görülüp erkek/kız oranı 2/1’dir. Tik bozuklukları her yaşta görülebilmekle beraber, 7-11 yaşları arasında başlama sıktır.

Nasıl tedavi edilir?

Tik bozukluklarının gidişi genellikle iyidir. Erişkin döneme geçilirken kaybolur ya da şiddetleri azalır. Birlikte gelişimsel bir bozukluğun veya kronik fiziksel hastalığın bulunması, yetersiz aile desteği, gidişi olumsuz etkilemektedir. Tik bozukluklarının tedavisi destekleyici girişimler ve ilaç tedavisi olarak iki bölümde değerlendirilebilir.

Destekleyici tedavi

Gelip geçici tikler bir yıldan daha az sürerek genellikle kendiliğinden geçerler. Ancak aile, okul ve arkadaşlar tarafından çocuğun tiklerinin istemli olduğuna ait şüpheler vardır. Tikler zaman zaman kısa süreler için hasta tarafından denetlenebilir. Ama bu durumun yaratacağı stres nedeniyle denetimi takiben tiklerde artış olabilir. Çevreye ve aileye bunun hastalık olduğu, denetiminin olanaklı olmadığı anlatılmalıdır. Ayrıca yapılacak uyarıların, cezalandırmaların tiklerde artışa neden olacağı da söylenmelidir. Televizyon seyrederken, sıkıldığında ya da dikkatini bir yere odakladığında tiklerin daha belirgin olabileceği açıklanmalıdır. Okulla bağlantı kurulması özellikle vokal tikleri olan çocuklarda okul uyumu ve başarısı için çok önemlidir.

İlaç tedavisi her zaman gerekmeyebilir. Ancak yaşam kalitesinin bozulduğu, okul, ev, iş ve sosyal yaşamın etkilendiği dönemlerde ilaç tedavisi uygun olur. İlaç tedavisi psikiyatr tarafında dikkatlice seçilip kontrol altında sürdürülür.