ABD’deki Clark Üniversitesi’nde yürütülen ve 18 – 29 yaş arası erken yetişkinlik dönemindeki 1000 kişiyle yapılan çalışma katılımcıların yüzde 86’sı evliliklerinin ömür boyu sürmesini beklediğini ortaya koydu. Fakat istatistikler, bu iyimser gençlerin tam tersini söylüyor.

Uzmanlara göre, günümüzde yapılan evliliklerin yüzde 40 ila yüzde 50’si boşanma ile sonuçlanıyor. Peki, evliliği sağlıklı bir şekilde devam ettirmek için hangi noktalara dikkat etmek gerekiyor?

Yazı tura misali

ABD Sağlık İstatistikleri Ulusal Merkezi (NCHS) verileri, günümüzde bir çiftin 20. evlilik yıldönümlerini kutlama olasılığının, bozuk paranın yazı veya tura gelme olasılığından daha yüksek olmadığını gösteriyor.

Buna göre, kadınların yüzde 52’si, erkeklerin ise yüzde 56’sı 20. evlilik yıldönümünü kutlayabiliyor. Uzmanlara göre, günümüzde yapılan evliliklerin yüzde 40 ila yüzde 50’si boşanma ile sonuçlanıyor.

Başarılı evliliğin temelinde ‘sadelik’ yatıyor. Uzun yıllardır evliliğin sürekliliğini sağlayan unsurlar tartışılıyor. Çözüm ise sade ve basit davranışlardan geçiyor. Michigan ve Oakland Üniversiteleri’nde ders veren Terri Orbuch, 264 evli çift ile Evliliğin İlk Yılları Projesi adı altında bir araştırma yürüttü. Bu araştırmanın sonuçlarına göre, mutlu çiftlerin dörtte üçü, eşlerini ‘Benimle ilgilenir, beni sever, bana kendimi önemli hissettirir’ şeklinde tanımlıyor. Mutsuz hisseden çiftlerin ise yarısından daha azı bu hissi yaşıyor.

Erkekler daha fazla ihtiyaç duyuyor

Karşımızdaki kişiyi önemsediğimizi, sevdiğimizi ve onun önemli olduğunu hissettirmek için yapılması gerekenlerin olabildiğince yalın hareketlerden ibaret olmaktadır. Güzel kelimeler, yorucu bir günün ardından dinlenmek ve keyifli geçirilen birkaç saat… Bunlar, çiftlerin mutlu bir ilişki sürmesini sağlayan ve boşanmayı önleyen önemli anlar olarak görülüyor. Orbuch’un analizlerine göre, erkekler bu olumlu ifadelere kadınlardan daha fazla ihtiyaç duyuyor. Eşleri tarafından olumlu karşılanmadığını düşünen erkeklerin boşanma oranının, diğerlerine kıyasla iki kat daha yüksek olması da bu analizi doğruluyor.

Konulara öfkeyle yaklaşmanın faturası

Yakın zamanda, UCLA Üniversitesi’nden Justin Lavner’ın bir çiftin kavga etme şeklinin evliliği nasıl etkilediğini inceledi. Lavner, 10 yıl boyunca 136 çift ile yürüttüğü çalışmada, 10 yılın sonunda boşanan veya birlikteliğini sürdüren çiftler arasındaki en temel farkın, bu çiftlerin evliliklerinin ilk yılı boyunca yaşadıkları sorunları ele alış şekilleri olduğunu gördü. Lavner araştırma sonunda, evliliklerinin ilk yılında zor konulara öfke ve karamsarlıkla yaklaşan çiftlerin, 10 yıl sonra boşanma olasılıklarının daha yüksek olduğunu ortaya koydu. Buna göre çiftlerin iletişim şekillerinin bir ilişkiyi; ait hissetme, kişilik özellikleri ve stresten daha çok yıprattığı ortaya çıktı.

Üslup çok önemli

Evlilikte başarının iletişimden geçtiğini ancak üslubun çok önemli olduğunu farklı araştırmalardan örnekleri mevcuttur. Gottman Enstitüsü ve Washington Üniversitesi (Love Lab) Aşk Laboratuvarı kurucusu Gottman’a göre evliliklerde yaşanan sorunların yüzde 69’u asla çözümlenemiyor. Ancak araştırma sonuçları, asıl önemli olan hususun sorunların çözülmesinden ziyade, partnerler tarafından o sorunların nasıl ele alındığının önemli olduğunu gösteriyor.

Davranış problemleri artıyor

Boşanmaların yüzde 40’ının evliliğin ilk beş yılında görüldüğü Türkiye’de, bu durumdan en çok etkilenen çocuklar oluyor. Bu ailelerin çocukları daha çok davranış sorunları gösteriyor

Boşanmış ailelerin çocuklarının diğerlerinden daha fazla davranış problemi göstermektedir.

Yalnızlık ve suçluluk duyuyorlar

Bu araştırmada, çocukların içe yöneltilmiş ve dışa yöneltilmiş davranış problemleri boşanma açısından incelenmiş ve anne babalar için önemli bulgular ortaya çıkarılmıştır. Çalışmada, çocukların boşanmaya nasıl uyum sağladıkları araştırılmıştır. İçe yöneltilmiş davranış problemleri dediğimizde çekingenlik, yalnızlık, suçluluk, gerginlik, üzüntü gibi duygular, dikkat odaklamakta güçlük, sevilmediğini düşünme, yeme ve uyku örüntülerinde değişimler anlaşılırken dışa yöneltilmiş davranış problemleri saldırganlık, zarar verme, evden kaçma, içki içme gibi davranışları ifade etmektedir. Araştırmada, boşanmış ailelerin çocuklarının, boşanmamış ailelerin çocuklarından daha fazla davranış problemi gösterdiği bulunmuştur. Bu problemler hemen boşanmadan sonra, erken veya orta ergenlik döneminde görülmektedir. Araştırmanın diğer önemli bir sonucuna göre de boşanmadan önce düşük gelire sahip ailelerin çocukları, boşanmadan sonra daha fazla dışa yöneltilmiş davranış problemleri göstermektedir.