Farkında olmadan gelişen uyumsuz düşünce sistematiği, tüm yaşamı yanlış yönlendirebiliyor.

İnsan, bazen sağlıklı olmayan düşüncelere kapılarak, kendisini ve ilişkilerini zehirleme eğiliminde olabiliyor. Farklı biçimlerde ortaya çıkanlar arasından, 4 zehirli “bilişsel çarpıtma” türü en sık görülmektedir. Bunların pençesine düşen birey, insan ilişkileri bozulmuş, motivasyonu düşmüş ve güçsüz hisseder hale gelebilir. Bu zehirlerin neler olduğunun farkında olmak ve panzehirleri bilmek gerekir.

Kişilerin farkında olmadan adaptif (uyumlu, uyarlayıcı) olmayan düşüncelerle önce kendilerini zehirlemektedirler. Bu zehir kendilerine acı çektirdiği gibi, bireyin sosyal çevresini de etkileyebilir ve sorunlara yol açabilir. Bilişsel Çarpıtma” türleri arasında en sık görülenleri, “Hemen sonuca varmak, kişiliğe atfetmek, felaketleştirmek ve siyah-beyaz düşünmek” olarak sıralanabilir.

Hemen sonuca varmaya çalışma zehri

“Etrafımızda olan olaylar ve durumlar üzerine, henüz yeteri kadar bilgimiz olmadan, karşımızdakinin açıklamasını bitirmesini beklemeden, konu, kişi veya durumlarla ilgili yeteri kadar kanıtımız olmadan, hemen sonuca varmak ve karar vermek, ilişkilerin zehridir. Bunu önlemek için durmak, panik olmadan ve aşırı reaksiyon göstermeden önce nefes almak ve düşünmek önemlidir. Burada sorulacak doğru soru şudur: Değerlendirme yapmadan önce, yeteri kadar bilgim var mı? Örneğin bir konuşmacı, konuşma yaparken birinin esnemesi durumunda hemen çok sıkıcı olduğunu düşünebilir. Oysa esneyen kişinin uyku problemi olabilir, zor gün geçirmiştir ya da herkesin yanında zaten esniyordur…

Kişiliğe atfetmek zehri

Birey, olumsuz bir olay ya da deneyim yaşandığında, geçerli bir kanıtı olmadan direkt olarak kendisini suçlama eğilimi içinde olabilir. Bazen bireyler, kendisini sorunun asıl kaynağı olarak gösterir ve bunu besleyecek hipotezleri otomatik olarak geliştirir. Örneğin, arkadaş edinmekte beceriksizim gibi. Bu durumda kendimize soracağımız şu olmalıdır: Kaç kere arkadaş edinmeye çalıştın ve başarısız oldun, bu hep böyle miydi?

Felaketleştirme zehri

Bir durum karşısında, olabilecek en kötü sonucu çıkarmak şeklinde gerçekleşir. Birey sonuç hakkında düşünmeden ve diğer olasılıkları hesaba katmadan, değerlendirmede bulunur. Umutlu olmanın tam karşıtlığıdır. Felaketleştirici düşünceyi azaltmak ve umudu arttırmak önemlidir. Çünkü gerçekçi umut, bireyi daha iyi hissettirecektir. Umutlu olmak enerjimizi artıracak, hareket etmemizi kolaylaştıracak ve amaçlarımızı başarmamıza yardımcı olacaktır. Durumu felaketleştirdiğimizde ise, o durumun dayanılmaz olduğu inancı içine düşeriz. Örneğin buna dayanamayacağım yerine, gerçekçi bir umutla kendimize şunu sorabiliriz: Şu an en kötüsünü mü düşünüyorum? Şayet en kötüsü olursa, bu hoşuma gitmez ancak bunun üstesinden gelebilirim.

Siyah – Beyaz düşünme zehri

Birey, siyah beyaz düşündüğünde, sadece iki seçenek bazında sonuca varacaktır. Bu seçenek ya iyi ya da kötüdür; sıklıkla da kendimiz ve diğer kişiler hakkında yargı içermektedir. Kendimizi yargılıyor olmak enerjimizi düşürecek, motivasyonumuzu azaltacaktır. Sevdiğimiz insanların hoşumuza gitmeyen bazı özellikleri olabileceği gibi, sevmediğimiz insanların hoşumuza giden özellikleri olabilir. Ben her şeyde beceriksizin tekiyim yerine, yemek yapabilirim, karşımdakini dinleyebilirim gibi cümleler kurmak faydalı olacaktır. Birey, seçim yaparken sadece bir doğru yol olduğunu düşünebilir; ancak siyah ve beyaz arasında binlerce farklı ton vardır ve birçok çözüm yolları bulunmaktadır.

 

Okan Bal
Uzman Psikolojik Danışman ve Aile Terapisti

Sorunlarınızın Daha Sağlıklı Çözümü İçin
“Online Terapi” Randevusu Alabilirsiniz.

onlineterapim-randevual