Çocuklarda Teknoloji Bağımlılığı

Teknoloji ile çocuklar baş başa bırakılıyorlar. Ancak asıl sorun burada başlamıyor, günümüz çocukları anne-baba yoksunluğu yaşıyorlar. Anne babanın kendisi çocukla konuşurken kendi elinde bir telefon var. Çocukla duygusal bağ kuramıyorlar. Anne babanın çocuğa duygusal yoksunluk yaşatmasının bir sonucudur bu. Günümüz çocukları ihmale uğratılmış çocuklar. 20. ve 21. yüzyıl çocukların ihmal edildiği bir yüzyıldır.

Kardeş kıskançlığı

Kıskançlık insanın fıtratında olan bir şey. Ancak kıskançlık insanda uyandırıldığı zaman açığa çıkar. Kıskançlık iyi ki de var, böylece sosyal yaşamı düzene sokuyor.

İki çocuk birbirini kıskanmaya başladı ise; Anne kendine: “Ben hangi duygu ile bunu harekete geçirdim?” diye sormalı öncelikle.
Bi kere dürüstlük, adalet bozulur ise sinyal çocuktan geliyor.

Mesela bazı anne babalar kardeşi olan çocuğa hastaneden gelirken hediye getiriyorlar, “Bunu kardeşin getirdi!” diye. Ama çocuk orada birdenbire bir anormallik fark ediyor ve bebeğe karşı bir duygu duruşu oluyor.

O zamana kadar çocuk 3 kişilik bir ailede idi. Kardeş sonrası, anne-bana büyük çocuğa, “O’nu da seviyorum seni de seviyorum” diyorlar.

Kullandığımız kelimeler önemli.

Şöyle; neyi konuşuyoruz? Fizyolojik gelişimini konuşmuyoruz. Çocuk yetiştirme diye, ‘duygu dünyasının’ gelişimini konuşuyoruz.
Çocukların duygusal gelişimini nasıl destekliyoruz. Söz ile gerçekleştiriyoruz. O zaman; madem öyle, anne-babalar bizim söz kullanmayı bilmemiz gerek.

“Kardeşini seviyorum, seni de seviyorum” daki ‘de’ kelimesi kıskançlığı tetikleyen kelimelerden bir tanesidir.
Çocuk çok iyi bir ruh okuyucusudur. Çocuk kullandığınız kelimelerdeki vurguya bakarak, yorum yapar.
Çocukları çok ciddiye almak lazım, çünkü çocuğun işi çok ciddi.

Hırçın çocuklar

Hangi çocuğa hırçın hangi çocuğa hiperatif denir?

Hiperaktivite bir nörolojik bozukluktur. Beyin kimyasında olan bir anormalliğin sonucudur ve bu bir makine ile ölçülür, beyin haritası çıkarılır. Oradaki ölçümlere göre beyin kıvrımlarındaki farklılık ortaya çıkar ve hiperaktivite teşhisi konur. Bunu nörologlar yapar.
Şiddet mağduru, anne mahsuru çocuk hareketli olur.

Eğitim çocuk merkezli değil. Çocuğun canı sıkılıyor, dikkati dağılıyor.

6 yaşındaki çocuğun ana konusu eğitim değil ki. Çocuğun dikkati dağılır.

Dikkat dağınıklığı ve hiperaktivite bozukluğu

İyi ki çocukların dikkati dağılıyor. Böylece çocuk sürdüremediği yaşamı terk ederek ruh sağlığını koruyor. Yoksa gelecek yüzyıl akıl hastası çocuklar/yetişkinler ile dolu olur.

Ama yetişkin için şöyle bir anlam taşır: “Önlem almam lazım!“; Yetişkin: “Ne yapmam lazım!” demeli.

Argo kullanımın önüne nasıl geçebiliriz?

İster sözel argo kullanımı, isterse vücut dili ile maço bir tarz sergilemesi öğrenilen bir davranıştır. Çocuk mıknatıs gibidir. Çocuk yürümeyi nasıl öğrendi ise vücut dilini de görerek taklit eder.

Çocuğun argo kelime kullanmasını istemiyorsak; çocuğun 12 yaşına kadar bunları görmemesi gerek. Çocuk 6-12 yaşları arasında kopyalama yapar. Ondan önceki kopyalama dönemseldir, 1 hafta yapar sonra unutur vazgeçer. Ancak 6-12 arası kopyalama kemikleşmeye başlar. Televizyondaki şiddet sahnelerini seyretmek sizi yaralamaz o kadar, çünkü aklınız vardır, “Estağfurullah, ben bunu yapmam” dersiniz geçer. Ama çocuk için öyle değildir. Çocuk bunu bilmez ve kopyalar, ona eğlenceli gelir. Şiddete mahsur olan erkek çocuklarının sesleri kabalaşır. Kız çocuklarında ise incelir. Mesela bir kız çocuğu 15 yaşında ama sesi 7 yaşında kalmış. Biz bunu belli bir dönem şiddet tünelinden geçmiş olarak adlandırırız. Kaygı sese yansır. Çocuğu rahat, keyifli bir ortamda, şiddetten uzak tutmak lazım ki; çocuğun sesi de yumuşasın, vurgulu, melodili konuşabilsin.

Bir kişinin kişiliği, problem anında analiz yapılır. O zaman ortaya çıkar. Yoksa öyle keyifli ortamda bu tartılamaz.

Yemek

Anne ve baba dürüstlük açısından aynı düzlemde durmalı. Mesela babanın hayır dediği şeye anne de hayır diyecek, bu yanlış.

Meselâ; çocuk gece dondurma istiyor. Baba kararlıca “Hayır” diyor. Çocuk anneye gidiyor. Anne de “Hayır” diyor. Burada çocuk eziliyor. Anne sahip çıkıcı olup, onu kucağına alıp, sevmesi lazım, “Baban seni sevmiyor değil! Saat 11, baban o yüzden olmaması lazım diyor” demesi lâzım. Bu durumda anne bir köprü görevini üstleniyor.

Mesela baba kızıyor. Anne de kızıyor. O zaman iki yetişkinin karşısında çocuk eziliyor.

Kitap

Çocuk, kitapla yetiştirilmez. Belki bir farkındalık oluşturulur. Ezber yaparak anne babalık olmaz. Eğer kitap okunacak ise ‘kendi içini hissettirecek kitaplar’ okumak lazım.

Anne babalar sürekli şunu soruyorlar, “Ne yapacağım?” Sanki çocuğun içinde bir düğme var ve ona basınca sorun çözülecek.

Hayır!

ÇÖZÜM SİZDE…

 

Okan Bal
Uzman Psikolojik Danışman ve Aile Terapisti

Sorunlarınızın Daha Sağlıklı Çözümü İçin
“Online Terapi” Randevusu Alabilirsiniz.

onlineterapim-randevual