Birçok aile tarafından zekâ alameti sayılıp takdir edilse de hiperaktivite, sanıldığı kadar masum değil.

Çocuğunun yaptığı her yaramazlıkta hafiften mağrur şekilde “Böyle hiperaktif canım, işte bizim oğlan.” savunmasına geçen annelere adımbaşı rastlamak mümkün. Peki, her yaramaz çocuk hiperaktif midir? Uzmanlara göre cevabı hayır. Üstelik, bırakın övünmeyi aslında bu da bir hastalık. Hiperaktivite dikkat eksikliğiyle adeta kardeş gibi.

Bu yüzden de “Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB)” olarak anılıyor çoğu zaman. Peki bu rahatsızlık, çocuğun hayatını nasıl etkiliyor? Tedavi edilmezse ne gibi sorunlara yol açıyor?

ÖDÜL VE CAZA İŞE YARAMIYOR

En sık görülen psikiyatrik sorunlardan dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) üç temel belirtiden oluşuyor: Aşırı hareketlilik (hiperaktivite), dikkat eksikliği ve dürtüsellik. Hiperaktivite kısaca yaşıtlarına göre aşırı hareketlilik, oturamama ya da oturmayı becerememe olarak tanımlanabilir.

Dikkat eksikliği çocuğun dikkat süresinin yaşına göre kısa olması ve özellikle okuma, yazma ve matematik gibi akademik alanlarda dikkatinin kolay ve çabuk dağılması şeklinde tanımlanıyor.

Sonunu düşünmeden eyleme geçme olarak tarif edilebilecek dürtüsellik, çocukların sosyal uyumlarını bozan en ciddi belirti. Yaşıtlarıyla birlikteyken olaylara aşırı tepki vermeleri, fiil ve sözle arkadaşlarını rahatsız etmeleri nedeniyle toplumda ve okulda ‘yaramaz çocuk’ damgası yerler. Diğer çocuklardan farklı olarak genellikle ceza ve ödülden anlamadıkları gibi, başlarına gelen üzücü ya da kötü bir olaydan da ders çıkarmazlar.

HİPERAKTİF ÇOCUKLAR…

– Dersleri dinlemez, ödev yapmayı sevmez, anne-baba ya da öğretmenin zoruyla ödev yaparlar. Çeşitli bahanelerle (tuvalete gitme, su içme gibi) sık sık masa başından kalkarlar. Ders çalışırken sürekli yanlarında birini isterler.

– Sorumluluklardan kaçarlar, üzerlerine aldıkları işi bitirmekte zorlanır, bir işi bitirmeden başka işe geçerler.
– Okuma ve yazma becerileri yaşıtlarından kötü, defter düzeni ve yazıları bozuk olabilir.
– Unutkan olabilirler, öğrettiğiniz ve iyi öğrendiklerini düşündüğünüz bir bilgiyi çabucak unutabilirler.

– Genellikle dağınıktırlar ve kurallardan hoşlanmazlar. Dikkat sorunu olan çocuklar sevdikleri ve zevk aldıkları etkinliklerle (bilgisayar, TV, oyunlar) uzun süre ilgilenebilirler. Daha çok kurallı öğrenmeye karşı isteksizdirler.

NASIL DAVRANMAK GEREKİR?

– Ev işlerinde görev paylaşımı vs. gibi alışkanlıklar ile kural ve takvime bağlanan işler oluşturun.

– Sabırlı olun, fevri davranmaktan kaçının, öfkenizi çocuğa yansıtmayın. Çocukla savaşmayın ve tartışmaya mümkün mertebe girmemeye çalışın.
– Çocuktaki var olan olumlu özellik ve kabiliyetlerin ortaya çıkışını teşvik edin. Hoşunuza giden bir şey yaptığında mutlaka takdir edin.
– Mutlaka bir spor etkinliğine devam etmesini sağlayın.
– Ders çalışma ortamını mümkün olduğunca sadeleştirin.
– Evdeki sorumlulukları ile ilgili olarak (odasını toplama, giysilerini düzenleme, ellerini yıkama, dişlerini fırçalama gibi) onu sık sık uyarın.

– DEHB’li çocuklara diğer çocuklara göre daha az “hayır” kelimesini kullanın. “Hayır” dediğinizde ise geri adım atmamaya çalışın.

BUNLARA DİKKAT!

– DEHB’li çocuğun davranışlarını normal kabul ederek “çocuktur, zamanla düzelir” demek çocuğa haksızlıktır.

– Tedavi edilmeyen DEHB olgularında ileriki yaşamlarında ağır davranış bozuklukları ve akademik başarısızlık gelişme riski yüksektir.
– DEHB oluşumunda suçlu, aile değildir.
– Biyolojik temeli olan bir bozukluktur.
– Terbiye edebilme sorunu değildir.
– Tanı için mutlaka bir çocuk psikyatrisine başvurun. Zira hastalığın benzer belirtiler gösteren başka psikiyatrik bozukluklar ile karışma riski mevcut.
– DEHB başka psikiyatrik bozukluklarla birlikte görülebilir.
– Tedavisinde kullanılan ilaçlar bağımlılık yapmaz. Bedensel olarak kalıcı yan etkileri yoktur. Hatta DEHB’li çocuklarda ilaç tedavisi ileride oluşabilecek alkol ve madde bağımlılığını önlediğine dair birçok çalışma mevcut.