Çocuklarda yeme sorunları fiziksel ve psikolojik değişimler, ebeveyn tutumları, ailenin yemek yeme kültürü ve aile içi ilişkiler sonucu ortaya çıkmaktadır. Beslenme çocuğun doğumu ile başlar ve hayat boyu devam eder. Yeni doğan bebeklerde bedensel ve duygusal duyumlar ayrışmamıştır. Açlık, susuzluk, uykusuzluk, üşüme ve hastalık durumlarını ağlayarak ifade ederler. Bu durumda anne çocuğunun neden ağladığını, ağlamasıyla neye ihtiyaç duyduğunu algılar ve ihtiyacını karşılarsa çocuk anlaşıldığını hisseder. Fakat anne çocuğu her ağladığında onun karnını doyurursa çocuk bedensel ve duygusal duyumlarını ayırt etmekte zorlanır ve her duyumu yeme yoluyla yatıştırmayı öğrenir. Çocuğu acıkmadan ya da sık aralıklarla beslemek çocuğun açlık hissini edinmesini engeller. Sağlıklı yemek yeme alışkanlığı kazanmak için çocuğun acıktığını hissetmesi, yemek istediğini ifade etmesi ardından doyurulması gerekir.

Çocuklarda yeme sorunu çoğunlukla az yeme ya da yemek seçme, belli yemeklere takılma şeklinde görülür. Bu problem çocuğun yemek yemeye başlama yaşında ortaya çıkar. Bu da çocuğun inatlaşma ve anneden ayrışma dönemine denk gelir. Eğer anne çocuğunun iyi doyması ve sağlıklı beslenmesi konusunda gereğinden fazla duyarlı, istekli ve talepkar ise çocuk yemek yemeği reddederek ya da istediği yemekleri yemeyi tercih ederek kontrolü ele alma ve bağımsızlığını ilan etme mücadelesi verir. Çocuk yemeği reddettikçe ve belli gıdalara takıldıkça anne daha çok kaygılanır ve çocuğun üstüne düşer. Bu durum bir kısır döngüye dönüşür. Anneler çocuklarının yemeği reddederek bağımsızlaşma, kimliğini, tercihlerini kabul ettirme mücadelesi verdiklerini bilirler ve anlayışla karşılarlarsa sorun zamanla çözülecektir.

NELER YAPILMALIDIR?

Çocukta yemek sorunu çoğunlukla bozuk ebeveyn çocuk ilişkisinin sonucudur. Ebeveyn ile çocuk ilişkisi düzeldiği zaman yeme sorunu düzelebilir ya da yeme sorunu çözüldüğü zaman ebeveyn çocuk ilişkisi düzelebilmektedir.

Çocuğun özerk olma, kendi seçimlerini kendisinin yapmasını istediği ve irade savaşına girdiği dönem olan 1-4 yaş arasında annenin sabırlı olması, ısrarcı, kontrolcü, talepkar olmaması ve çocuğu zorlamaması çok önemlidir. Yeme konusunda inatlaşılırsa çocuğa bu konuda savaş alanı sunulmuş olur.

Sağlıklı beslenmek çok yemek demek değil, dengeli beslenmek demektir. Çocuk acıkmadan beslenmemelidir. Dengeli beslemeye çalışmalı fakat çocuğun yemek tercihlerine saygı duyulmalıdır. Sevmediği yemek için zorlanmamalı, çocuğun yemediği yemeğe alternatif olacak besleyici değeri olan öğünler sunulmalıdır.

Yemeği masada birlikte yemek çok önemlidir. Televizyon karşısında, kucağa alarak, tabakla peşinden takip ederek yemek yedirilmemeli ve yemeğini kendisinin yemesi teşvik edilmelidir. Çocuk bu şekilde kendini özerk ve yetkin hissedeceği için yemeğini severek yiyecektir.

Yemeklerin tüm aile bireylerinin aynı anda sofraya oturduğu, düzenli, stressiz ve keyifli bir ortamda üç öğün halinde yenilmesine dikkat edilmelidir. Bir öğün yemek yemek istemeyen çocuğa ısrar etmek yerine yemeğini yemediği takdirde bir sonraki öğüne kadar yemek hazırlamayacağınızı söylemeli ve çocuk acıksa bile bir sonraki öğüne kadar bir şey verilmemelidir. Bir sonraki öğünde acıktığı için yemeğini yiyecektir.

Şeker, çikolata gibi şeyler ödül olarak kullanılmamalıdır. Evde mümkün olduğunca ulaşılabilir yerde olmamalı ki çocuk öğün atladığı zaman abur cubur, kek, tatlı, meyve gibi yiyeceklerle açlığını bastırmış olmasın.

Sevmediği yemeklerle sevdiği yemekleri karıştırarak ve yemekleri süsleyerek önyargısının kırılması sağlanabilir. Örneğin et yemeyi sevmeyen makarna seven çocuğa kıymalı makarna yapılabilir ya da köfte seven ama sebze sevmeyen çocuğa sebze kıyma karışımlı köfte hazırlanabilir.

Yemek yaparken çocuktan yardım alarak yemek yapmanın ve yemenin eğlenceli bir şey olduğu deneyimlemesi sağlanabilir. Çocuklarda yetişkinler gibi fiziksel ve psikolojik nedenlerle iştahsız olabilir. Bu durumlarda çocuğu yemeğe zorlamak yerine yemek yemeyi istememesinin altındaki nedeni bulmaya çalışmak sorunu çözecektir.