Boşanma Sürecinde
0-1 yaş: Sinirlilik , uyku ve yeme düzeninin bozulması, Dışa atım sorunları ve huzursuzluk gelişebilir. Ağlama, parmak emme, anneye yapışma gözlenebilir.
1-3 yaş: Çocuk, anne yada babanın evde olmadığını anlar. Birlikte yaşadığı ebeveyne adeta yapışır. Daha çok ağlayan ve korkan bir çocuk olmuştur. Kızgınlık, öfke, masturbasyon gözlenebilir.
Okul öncesi dönem (3-6 yaş):
Neden boşanıldığını tam anlayamazlar. Ancak anne babanın üzgün olduğunu ve ayrı yaşadığını anlayabilirler. Korkular, kabuslar ve boşanmadan kendini sorumlu hissetme duyguları yaşayabilirler. Sinirlilik, karşı gelme, uyku ve yeme düzeninde bozulma olabilir. Anne babanın çocuğa zaman ayırması ve sevgisini hissettirmesi önemlidir.
İlkokul Çağı (7-12 yaş):
Bu dönemde kişisel bağımsızlık ve arkadaşlık ilişkilerinin gelişmesi beklenir. Anne babadan birine ya da her ikisine de öfke duyabilirler. Kendilerini reddedilmiş ve kandırılmış hissedebilirler. Anne babadan birini iyi diğerini kötü görme eğiliminde olurlar. Genellikle daha zayıf ve güçsüz olanın tarafını tutarlar. Olumsuz davranışlar, ders başarısızlığı, depresif yakınmaları olabilir. Geçici bir süre için okul başarısızlığı normal kabul edilmektedir. İlgili ve değer veren bir ebeveynin varlığı süreci olumlu etkiler.
Ergenlik Çağı:
Ergenlik bedensel, bilişsel ve toplumsal olarak olgunlaşmanın olduğu dönemdir. Daha çok kendi yaşamlarına odaklanmışlardır. Çoğunlukla boşanmayı kabul etmezler. Kızgınlık çok yoğundur (fiziksel şiddet dahi görülebilir) İhanete uğramış, reddedilmişlik duygusu yaşarlar. Gelecekteki evlilikleri dahil ilişkilere güvenlerini kaybederler.
Boşanma sürecinde
ebeveynlerle görüşme nasıl olmalıdır?
Görüşmede çocukla yeterince zaman geçirilmelidir. Görüşmelerin zaman ve sıklığı net olmalıdır. Diğer ebeveynin evinde de bir odasının olması yararlı olabilir. Çocuğa eski eşe yönelik olumsuz duygu ve düşünceler aktarılmamalıdır.
Eski eşle yaşanan sorunlar nedeniyle görüşmeler aksatılmamalı, Eşler arasındaki sorunlar çocuğa yansıtılmamalı, Çocuğun diğer ebeveynle görüşmesi gerçek tehdit kaynağı olmadıkça engellenmemelidir. Görüşmelerde çocuk şımartılmamalıdır.