Yapılan araştırmalar,  kişiler terör olaylarını aktif olarak yaşamasalar daher yüz kişiden yirmisinde  çok ciddi psikolojik rahatsızlıklar yaşandığını göstermektedir.
Öfke patlamaları, depresyon, ankisiyete, uyku sorunları, davranış bozuklukları sıklıkla yaşanmaktadır.

Ayrıca  konsantrasyon bozukluğu, işe yoğunlaşamama sonucunda iş kayıpları, yalnızlık ve çaresizlik duygularına sebep olmaktadır.

Gelecek endişesi ve belirsizliği,  kariyer yapılandıramama,  güven sorunu da etkileşimlerin ikincil boyutunda yer almaktadır.

Duygusal davranışlar öncül sırada yer alır, akılcıl davranışlar  daha geri plandadır.

Doğası gereği ki her canlıda olduğu gibi insanda da psikolojik tepkilerden savaş ya da kaç tepkisi oluşur. Çünkü en önemli konu güvenlik ve barınmadır. Başka seçenekler daha geri planda kalmıştır. Kişiler ya olaylarla çok iç içedir ya da çok ilgisizdir. Aslında her ikisi de geliştirilen bir çeşit savunma mekanizmasıdır.

Duygu durumları ise bireyden bireye farklı yansır. Öfke, suçluluk, ankisiyete, depresyon gibi psikolojik rahatsızlıklar şeklinde yansıyabilmekte ya da tam tersi umursamaz tavır sergilenebilmektedir. Umursamaz tavır ya da aşırı hassasiyette kitle iletişim araçları ve özellikle medya büyük önem taşır. Popülasyonlarda  devam eden terör tehditleri  doğrudan mağdurları  etki altına almasa da  medyanın şahit konumunda olması ülkede yaşayanlar arasında düşmanlığı arttırmaktadır.

Çevresel rahatsızlık ve özellikle güven sorunu sosyolojik açıdan da çok önem taşıyan göç olgusunu tetiklemektedir. İnsanlar kökleriyle bağlı olduğu topraklarından kopmak zorunda kalabilmektedir. Bunun sonucunda çöküş, uyum sorunu gibi travmaya kadar varan durumlarla var olmaya, ayakta durmaya çalışmaktadır.

Uzun süreye yayılan psikolojik etkiler kimilerinde yıllar sonra açığa çıkar. Çünkü kişi olayları bastırmış ve tepkisiz kalmıştır ancak bu durumu birkaç yıl sonra değişkenlik gösterebilmekte ve psikolojik rahatsızlıklardan herhangi biri ortaya çıkabilmektedir.

Elbette yaşanan üzücü, yıpratıcı olaylara karşı duyarsız, tepkisiz ya da ilgisiz kalınamaz. Ancak bozulmuş  psikolojisi olan bir insanın kendine ya da çevresine yararı olabilir mi? 
Olay, konu, grup ya da kişilere karşı mesafesini koruyabilir mi? 
Kararlarında, düşünce, duygu ve davranışlarında rasyonel olabilir mi? 
Üyesi olduğu gruptan bağımsız gerçekçi bakış açısına sahip olabilir mi?

Kaldı ki birçok psikolojik sorunun fiziksel rahatsızlıklara da sebep olduğunu artık biliyoruz.

Peki, kendimizi koruma altına almak için neler yapabiliriz?

  1. Fiziksel egzersizler ve nefes tekniklerinden destek alarak  ruhsal ve bedensel rahatlama. Uyku ve beslenme düzeninde bütünsel sağlığı korumak
  2. Sosyal medya ya da kitle iletişim araçlarında yazılanların tümünde doğruluk payı olmadığının bilincinde olmalıyız.
  3.  İnsanların gerçek düşünce, yaşantı ya da duygularını yansıtmama gibi bir eğilim sergileyebileceklerinin olasılığının farkında olabilme. Çünkü böylesi yaşanan sahnelerde felaket senaryoları üretilebilmektedir.
  4. Düşük toleranslılık gösteren acımasız  duygu ve düşüncelerden uzak durmak.
  5. Olayları haber kaynakların takip ediyorsak, kendimizi yıpratmadan üzüntü ve öfke güçlenmesine izin vermeden bilgi alma amacıyla takip etmeli. Ancak mutlaka katılımcı olunması gerekiyorsa da sakin, öfke yönetebilmeyi başararak çözüm odaklı yaklaşımlar içinde olunmalıdır.
  6. Sağlıksız, mantık dışı düşünce ve duygu durumlarından uzak durmak.
  7. Sağlıklı ve daha rasyonel düşünebilmek.
  8. Kendimizi  kontrolde güç geliştirilmesi, içsel dürtülerin ve dışsal tahrik edebilici  kontrolün sağlanabilmesi

“Hiçbir barışın savaşarak sağlanamayacağı gerçeği kadar” gerçeklere yakınlaşarak…