Okula yeni başlayan çocuklarda uzun süren ayrılık kaygısı ve buna bağlı ağlama nöbetleri, başka sorunların da habercisi olabiliyor.
Her yıl olduğu gibi bu yılda yüz binlerce çocuk, ilk kez anne babasından okulların açılmasıyla saatlerce ayrı kalacak.
Birçoğu ne olup bittiğini anlayamadan duygularıyla baş etmeye bir kısmı ağlayıp, annesini arayıp, evine gitmek isteyecek.
Kısacası “ayrılık kaygısı” hatta okul korkusu yaşayabilir..
Uzun süren ayrılık kaygısının anne baba davranışlarından ortaya çıkmaktadır. Okulun ilk günlerinde çocuğunuzu iyi gözlemleyin. Onu neyin tedirgin ettiğini bulmaya çalışın ve güvende hissettirin. Eğer bu kaygı nedeniyle yaşadığı ağlama nöbetleri birkaç hafta sürerse bir uzmandan yardım almak gerekebilir.
Çocukların ailenin güvenli ortamından, yabancı bir ortama geçişlerin sancılı bir süreçtir, “ayrılık kaygısı” olarak tanımlanan duygu durumunun da sıklıkla görülmektedir. Ancak sanıldığının aksine ayrılık kaygısı, kreş ya da okul çağıyla başlamıyor.
Çünkü bir bebeğin annesinden ayrı odada uyuyamaması, o işe giderken ağlaması da onun kaygı duyduğunu gösteriyor. Bebeklik çağında bunun temel nedeni, bebeğin anneden ayrılık anlarında yaşayacağı duygulara karşı kendini sakinleştirebilme yeteneğini geliştirememesi oluyor. Bu yetenek yavaş yavaş kazanılıyor.
Annelerin doğumdan itibaren bebeğe yaklaşımının bu yeteneğin gelişmesini etkileyen en temel faktördür. Bu nedenle ayrılık kaygısı olan çocuklarda annenin tutumuna odaklanılır.
Ayrılık kaygısı tedavisinde anne ve çocuğun birbirinden sağlıklı, mutlu ve güvenli bir biçimde ayrı kalabilmeleri için aşama aşama planlanan sürecin sonunda, her iki taraf da kaygı ve güvensizlik hissi oluşmadan birbirinden ayrılabiliyor.
Öncelikle çocuk ve annenin her gün sistemli bir şekilde kaliteli vakit geçirmesidir. Çocuğun anne ile kaliteli ve sınırlandırılmış ilişki kurarak ‘yeterli yakıt aldığı’ seansların ardından kendi başına vakit geçirmeye başlaması şaşırtıcı biçimde hızlı olur. Kaliteli vakit geçirmekle kastedilen ise aslında çok basit ve herkesin bildiği bir şeydir; oyun oynamak!.
Çocukla oyun oynamanın ise üç temel kuralı var; oyun iki taraf için de eğlenceli olmalı, telefon, kapı zili, televizyon programı gibi dış faktör tarafından kesintiye uğratılmamalı ve süre olarak sınırlandırılmış olmalı.
Bu kurallara uyularak sistemli olarak egzersizler devam ederken, çocuğun ayrılık anları aşamalı olarak planlanıyor. Örnek olarak, yalnız oyun saatleri ilk dönem annenin yanında olabilir. Ancak anne bu anlarda çocuğun oyununa katılmıyor. Sonraki aşamalarda çocuk odasında yalnız oynaması için cesaretlendiriliyor. Eğer ayrı değilse çocuğun yatağının ayrılması bu süre içinde yapılıyor. Kreşe ya da okula başlama yine bu sürecin içinde bir aşama olarak planlanıyor.